Satranç romanı, yalnızca iki satranç oyuncusunun değil, iki farklı insanlık tasarımının karşılaşmasıdır.
Bir yanda yoksul, ilkel, tek boyutlu bir dehanın temsilcisi Mirko Czentovic vardır; diğer yanda kültür, tarih ve düşünceyle yoğrulmuş bir bilincin simgesi Dr. B.
Czentovic satrançtan başka hiçbir şey bilmeyen, entelektüel olarak kısır ama pratik zekâyla yükselmiş bir “ham yetenek”tir. Dr. B. ise insan ruhunun inceliklerine, tarihin trajedisine, kitapların derinliğine dalmış bir Avrupalı aydındır.
Bu karşılaşma, aslında modern dünyanın sosyolojik yapısına dair güçlü bir alegoridir. Bilgi ile Kültür Arasındaki Uçurum Zweig’in öngördüğü çatışma, günümüzde daha da görünür hale gelmiştir. Dijital çağ, “bilgiye erişim”i neredeyse sınırsız kılmış, ama kültürün ve bilincin derinliğini azaltmıştır. Czentovic tipi insanlar —dar alanda olağanüstü beceriye sahip, ama kültürel bağlamdan kopuk bireyler— bugün teknoloji, finans, spor ya da siyaset alanında kolayca yükselebilmektedir. Oysa Dr. B. tipi, yani kültürle, tarih bilinciyle ve insana dair derinlikle donanmış bireyler, bu gürültülü çağda marjinalleşmektedir. Modern dünyanın “başarı” tanımı artık bilgeliği değil, işlevselliği ödüllendirir.
İki Satranç Tarzı Bu fark yalnız bireyler arasında değil, toplumlar arasında da belirgindir. Gelişmiş ülkeler, uzun tarihsel süreçte kurumsallaşmış bir kültür, eleştirel düşünce ve entelektüel mirasın üzerine inşa edilmiştir. Onların “satranç oyunu” uzun vadeli stratejiler, bilgiye dayalı kurumlar ve ortak bilinçle oynanır. Gelişmekte olan ülkelerde ise, çoğu kez kısa vadeli çıkarlar, bireysel yükselme hırsı ve “anlık zafer” arayışı baskındır. Burada Czentovic’in tavrı hâkimdir: kuralları bilmek, ama anlamını bilmemek; kazanmak, ama neden kazandığını sorgulamamak.
Zweig, Czentovic’in zekâsını hayranlıkla değil, tedirginlikle anlatır. Çünkü zekâ kültürle birleşmediğinde, teknik bir silaha dönüşür. Bugün yapay zekâdan politik stratejilere, ekonomik algoritmalardan sosyal medya manipülasyonlarına kadar pek çok alanda bu “kültürsüz zekâ” hâkimdir. Dr. B.’nin içsel dünyası, bu yüzden modern insana hâlâ bir uyarı taşır: Zekânın insani yönünü, bilginin etik anlamını kaybettiğimizde, zihin bir satranç tahtasına hapsolur. Oyunu kazanırız, ama insanlığı kaybederiz.
Zweig’in Satranç’ı, 20. yüzyılın kültürel yıkımı içinde yazılmış bir ağıttır; ama aynı zamanda bir çağrı da içerir: Gerçek bilgelik, yalnızca bilgi birikimiyle değil, o bilginin insana, tarihe ve dünyaya değdiği yerle ilgilidir. Bugünün eğitim sistemleri, sosyal medyaları, ekonomi modelleri hep Czentovic’leri üretmektedir — hızlı, işlevsel, sonuç odaklı. Oysa insanlığın yeni dönemi, Dr. B.’nin acıdan, yalnızlıktan, düşünceden geçmiş derin bilincine muhtaçtır. Bir toplumun modernliği, teknolojik aygıtlarıyla değil, kültürel bilinciyle ölçülür. Gerçek ilerleme, “zeki” insanın değil, “bilge” insanın yükselişidir.
Gultekin Ozdemir-2025
Abaka Talks’a göz attığınız için teşekkür ederim.
Yeni yazılarımı kaçırmamak ve bu yolculuğa birlikte devam etmek için ücretsiz abone olabilirsiniz.